Evet, hayatımızın ışığı; Aşk. Hayatın tuzu biberi. Aşka bir de bilimsel veriler ışığında bakın. Bakalım aşkla ilgili bilimsel verileri, siz de beğenecek misiniz?
- Bilinen en eski aşk şarkısı bundan yaklaşık 4,000 yıl önce yazılmış ve Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki Mezopotamya bölgesinden çıkmış.
- Uzun dönem süren her beş ilişkiden birine bakıldığında, ilişkinin başlangıcında çiftlerden birinin veya her ikisinin de o dönemde bir başkasıyla birlikte olduğu saptanmış.
- Aşık olma hissi, insanın bedeninde ve ruhunda bir yıl süresince sakinleştirici etkisi gösterebiliyor. Böylelikle sinir sistemi yenilenirken, aşık insanın da hafızası gelişiyor.
- Aşk; insan üzerinde aynı kaybetme korkusunun oluşturduğu strese benzer semptomlar yaratabiliyor. Mesela avuç içleri terliyor, göz bebekleri büyüyor ve kalp atışları hızlanıyor.
- Sabahları eşlerini öpen erkekler, öpmeyenlerden beş yıl daha fazla yaşıyor.
- Yeni aşık olan insanlarda seratonin hormonu düşüyor ve bu seviye obsesif-kompulsif yeme bozukluğu gösteren kişilerdekiyle aynı. Belki de bu yüzden kişi abayı iyice yaktığında, aşkını takıntı haline getirmiş oluyor.
- Pırlanta nişan yüzüğü hediye etme geleneği 15. Yüzyılda, Avusturya Arşidükü Maximillian’ın müstakbel eşine evlenmeden önce verdiği pırlanta yüzükle başlamış
- Kadınların yüzde 11’i çıktıkları ya da yeni tanıştıkları bir erkek hakkında internette araştırma yapıyormuş. Erkeklerde ise bu oran sadece %7.